Genel

Su falı

Su Falı bilinen tüm fallar arasında en zoru olmasıyla tanınır. Bu zorluğu sebebiyle herkes öyle kolay kolay bakamaz. Bakabilenler de genellikle bir ayet, essam hadimi veya hüddam yoluyla bakabilirler. Yaygın inanca göre Su falı bakacak olan medyumun kalbi temiz olmalıdır. Ayrıca medyum suyu kendi elleriyle doldurmalıdır. Suyun genelde bir bardağa veya tasa konması önerilir. Su konduktan sonra geriye niyet etmek kalır. Bundan sonra medyum fala başlayabilir. Fala bakan kişi ne kadar iyi konsantre olursa o kadar hızlı sonuç alır.

Su Falı bakılan yerin sessiz sakin olması, fazla aydınlık değil de tercihen loş, mum ışığıyla aydınlanan bir yer olması önemlidir. Hiçbir şey medyumun dikkatini dağıtmamalı, dikkatini çekmemelidir. Fal bakılırken medyum bu ortamda suyu gözünü kırpmadan incelemeye devam ettikçe suyun yüzeyinde şekillerin oluşmaya başladığını görür. Su yüzeyindeki titreşimler çok önemli olduğundan iyi analiz edilmeli ve yorumlanmalıdır. Su falına herkesin bakamamasına ek olarak bakabilecek kadar kalifiye olanların da bir üstattan el almaları hala gereklidir. Hatta bazı durumlarda el almak bile yetersiz gelebilir, gerekli okumaları ve bir takım özel çalışmaları tamamlamanız gerekebilir. Bazı hocalar da su falı bakar ancak en garantisi işin erbabı bir medyumdan yardım istemektir. Bunu bilen, yaşamış insanlar falı çok daha iyi yorumlayabilir.

Eski Türklerde su falı

Eski Türkler yaratılışın temeli olan 4 unsura tapınmış, bunların her birini bayram gibi kaydederek, 4 çarşamba yaratmışlardır. Bu çarşambalardan birincisi – Su çarşambasıdır. Su çarşambasına bazen “ilk çarşamba”, “ezel çarşamba”, “güzel çarşamba”, “gül çarşamba” de derler. Su çarşambası Azerbaycanda Boz ayın ilk haftasının salı günü kutlanmaktadır.

Su çarşambası ve su falı adeti

Felsefe doktoru Epos Veliyev’e göre, eski el adetlerine ve inançlara göre, su çarşambasında gün doğmadan su üstünden atlanır ve ateş yakılır: “Köy yerlerinde su çarşambası günü tan ağarırken insanlar uykudan kalkıp akarsu kenarına giderler. Su kenarında ateş yakıp, birbirinin üzerine su atarak tebrik ederler. Bazı bölgelerde, özellikle de Nahçıvan’ın Dize köyünde gençler “sulasm” törenini de yaparlar. Gençler yanlarında getirdikleri kapları su ile doldurup, su kenarına yeni gelenlerin üzerine atarak “bayramınız mübarek” olsun derler. Islananlar bundan asla kırılmaz, suyun onları arındırdığını bilirler ve cevap olarak “aydınlığa çıkasınız” derler. Sonra herkes “ağırlığım, uğurluğum dökülsün bu suyun üstüne” diyerek suyun üstünden atlar.

Taşlarla su falına bakma

İnsanlar bazen niyet edip suyun içerisinden taş çıkarırlar. Bu niyet genellikle alınacak taşın tek veya çift olması ile farklı yorumlanır. Sonra sudan bir avuç taş ve bir kap su alarak eve dönerler. Getirilen taş yiyecek tabaklarına konur ve evin çeşitli köşelerine atılır. Bir sonraki bayrama kadar orada kalır. Su ise avluya bacaya, evin köşelerine dökerek “yıl boyu aydınlık olsun” derler. Eğer ev halkından kimse su kenarına gelmemişse, o sudan onun yüzüne dökülür ve uykudan uyandırılır. Hastalara yeni getirilmiş çarşamba suyundan içirilir.  Çabuk iyileşmesi için yarasına aynı sudan dökülür. Bebeklerin ve çocukların el-yüzünü çarşamba suyu ile yıkayarak, sudan onlara da içirirler. Suyun bir bölümünü de kırsal alanlarda hayvanların üzerine ve ekin yerine de dökerler. Ürün bol olsun, evin rızık-bereketi artsın diye niyet edilir. Çarşamba suyundan korkanların da başına biraz dökerek korkuları almaya çalışılır alırlar.

Lal su ve su falı yöntemleri

Her çarşambanın kendine göre falları vardır. Denir ki, özellikle bekar kızların su çarşambası günü eğlencelerinden biri de su falına baktırmaktır. Bu nedenle fala bakmak için sudan istifade olunduğuna göre bu fala da su falı adı verilir. Su falına bakmak için gece bekar kızlar bir eve gelirler. Bu töreni icra etmek için de akar sudan,  çeşmeden önceden “lal su” getirilir. Bu suyu getiren şahsa birkaç kişi eşlik edebilir. Falda kullanılan suya  “lal su” demelerinin nedeni, bu suyu getirmeye giden kişinin su getireceği kabı eline aldıktan sonra suyu getirip evde su falına bakılacak kaba dökene kadar kimse ile konuşmamalı ve kimseye danışmamalıdır. Yoksa bu su fal için yaramaz.

1-Yüzükle su falına bakma

Yüzükle su falı için ise bir fincan (bardak), nişan yüzüğü ve bir saç teli gerekir. “Lal su” fincanın yarısına dökülür. Nişanlı kızlardan birinin altın yüzüğünü falına bakılacak bekar kızlardan biri saçından ayırdığı tele (tüy) geçirip, içi su ile dolu kaba düşürür. Kalbinde niyet tutup yüzüğü fincana yaklaştırır. Yüzük dönmeye başlar ve fincanın duvarlarına çarpar. Yüzük fincanın kenarlarına çarptıkça, sayarlar. Sayı kaç olursa, niyet tutan bekar kız o yaşta gelin gidecek derler.

2-İğne ile su falına bakma

İğne ile su falına bakmak için iki iğne, biraz pamuk ve bir kase gerekir. “Lal su” kaseye dökülür. Sonra iki iğnenin yıldızlı tarafına bir parça pamuk dolanır. İğnenin birini falına bakılacak bekar kızın adına, diğerini o kızın isteklisi olan oğlana diye niyet ederler ve iğnelerin her birisini diğer yandan usulca kasadaki suya düşürürler. Sonra bu iğnelerin hareketi ile belli düşünceler söylerler. Falın kurallarına göre iğneler çeşitli taraflara hareket etseler de, sonunda birbirine yaklaşıp  bir araya gelirse, inanırlar ki, niyet yerine gelecektir, adı geçen oğlanla kız gelecekte kavuşacaktır. Eğer iğneler farklı taraflara hareket eder ve birbirine yakınlaşmazsa, o zaman derler ki, bu izdivaç yapılmayacaktır. İğneler suyun dibine çökerse, diyorlar ki, su lal su değildir.

3-Süs eşyaları ile su falına bakma

E.Veliyev’e göre, süs eşyaları ile su falına bakmak da bu Çarşambanın adetlerindendir. Bu şekilde fala bakmak için çeşitli süs eşyaları (örneğin: yüzük, küpe, toka, bilezik) ve bir büyük kase gerekir. Lal su kaseye dökülür. Falına bakılacak her bekar kız kendisinin bir süs eşyasını (yüzük, küpe, toka, bilezik) kasenin içine atar. Kasenin üstü tülbent veya bir bezle örtülür. Herkesten büyük olan bir hanım süs eşyalarından birini sudan çıkarır. Sudan çıkan süs eşyası sahibine yontulur

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir